fbpx

“Bolca azim sahibi olan herkes yazar olabilir”

Türkiye’deki Yaratıcı Yazarlık Atölyeleri’nin çoğu İstanbul’da. Ankara ve İzmir’de de çeşitli atölyeler dönem dönem açılıyor. Fakat Adana’da düzenlediği Yaratıcı Yazarlık atölyeleriyle Anadolu’da, Orhan Kemal’in, Yaşar Kemal’in şehrinde yeni yazarlara kapı açan Ayşegül Kanat’la yaratıcı yazarlık üzerine sohbet ettik.

Yazarlık Öğretilebilir mi?
Ben “öğretilebilir” diyenlerdenim. Bana öğretildi çünkü. Kırk altı yaşımda iken DTCF/ Tiyatro Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı bölümüne kabul edildiğimde onlar bendeki yeteneği gördüler ve biraz destekle, hocalarımla (başta Turgut Özakman olmak üzere) birlikte başardık. Onlar Kanun Hükmünde Kararname ile işlerine son verilen değerli insanlardı. Orada aldığım eğitimle TRT Radyo Oyunları Dalı’nda 1. Mansiyon Ödülü’nü kazanmayı başardım. Yani ben ödüllü ve diplomalı bir yazarım. Böylece “Oyun ve Senaryo Yazarı” ünvanına sahibim. Alıntı kimin bilmiyorum ama seminerlerime katılan herkese söylediğim bir benzetme var: Bir heykeltıraşa heykelleri nasıl yaratığını sorduklarında “ben yaratmıyorum. Heykel taşın içinde gizli onu ortaya çıkarıyorum” diye yanıtlamış. Ben de öyle yaptığıma inanıyorum. Yani biraz yetenek, biraz bilgi, biraz demeyeceğim, bolca azim sahibi olan herkes yazar olabilir. Katılımcılara kendilerini okuyan, izleyen insanların aptal olmadıklarını, para ve zaman harcayarak bize ulaştıklarını anımsatıyor, beyinlerinde makas taşımaları gerektiğini söylüyorum.

Nasıl, biraz açar mısınız?
Özellikle klasik dönemde yazılan eserlerde karakterler iki saatlik yürüyüşe çıkar bu süre zarfında, icatlar, savaşlar, insan ilişkileri ve bunlar gibi konuları konuşurlar. Biz okuyucular da onlarla birlikte yürür bilgileniriz. Sayfalar sürer bu yürüyüş… Artık buna gerek yok ansiklopediler hatta gençlerin deyimiyle Google amcadan/teyzeden bu bilgileri öğreniriz. Eğer öykünüzü/romanınızı beslemiyorsa bunları yazmamalısınız. Acemi yazarlar hep eksik yazdıklarını düşünür gereksiz ayrıntılar arasında sıkışıp kalırlar. İşte makas budur. Gereksiz, metni şişiren bölümleri çıkarın, kalan ÖZ sizin ne demek istediğinizi ortaya koyacaktır.

Adana’da durum nasıl? Bu kentin ünlü romancılar, öykücüler yetiştirdiğini biliyoruz.
Haklısınız ki bunlardan çoğu ders almadan başardılar bunu. Yaratıcı Yazarlık biraz editörlük ustalığı kazandırır katılımcılara. Zaman kazandırır. Seminerlerime her katılan “böyle bir olanak olduğunu bilmiyordum, yol gösterecek birini aradım durdum, sonunda rastlantıyla size ulaşabildim” dedi. Zaman zaman bir iki gün süren kurslar oldu kentimizde. Bunun dışında on hafta süren bir atölye çalışmasını uygulayan benim. Daha doğrusu Bana dört yılda ne öğretildiyse on haftada, basite indirgeyerek aktarmaya çalışıyorum. Yazılan hiçbir metni okumam, dinlerim. Okursam hataları, yanlışları dikkatimi dağıtır kurgunun özünü kaçırmama yol açar, sonra metni yeniden yazarım. O zaman metin onların değil benim eserim olur. Ayrıca yazdıklarını yüksek sesle okumak onların yararına. Yazdıkları metni kısaca gözden geçirip geliyorlar. Daha okurken hatalarını kendiler fark edip, düzeltmeye çalışıyorlar. Çünkü kulak affetmiyor. Göz, hataları yok sayıp beyne doğruymuş gibi yolluyor oysa kulak öyle değil. Turgut Özakman böyle öğretti bana.

Başarabilen var mı, katılımcı profili nedir?
Neyse ki var. Onlar benim gururum. Her kesimden yazma heveslisi arkadaşlar oldu. Hemşireler, doktorlar, eczacılar, avukatlar, ev kadınları, edebiyat ve tarih öğretmenleri, mali müşavirler ve üniversiteden öğretim görevlileri, emekli jandarma subayı, güzellik uzmanları… Kasım grubumda bir demiryolcu var. Bir yazar katılımcım “ ben daha fazla şey öğrenmek istiyorum” dedi şimdi üçüncü kitabını yazdı, basımını bekliyor. Bir başkası yazma sürecinde seminere katıldı, kitabı raflarda. Keşke hepsi yazabilse. Çok yetenekli kişiler var içlerinde. Seminer sonrası desteğimi sürdürüyorum.

“Roman yazma kuralları nelerdir” diye sorsam yanıtınız ne olur?
Somerset Maugham’a roman yazma kuralları nelerdir diye sorulduğunda yanıtı “üç kural vardır. Bunların ne olduğunu da kimse bilmez” Ben buna “okumak, okumak, okumak” diyorum. Dünyada yazılmayan konu, mekân, olaylar dizisi, zaman ve karakter kalmadı. Hepsi yazıldı, çizildi resmedildi. Önemli olan bunu sizin “nasıl” anlattığınızdır. Bunu da ancak “başkaları nasıl yazmışlardı” diye düşünüp başkalarını okuyarak öğrenebilirsiniz. (yaraticiyazarlik.net / 26 Kasım 2018)

Yaratıcı Yazarlık 154 Adet Yazı
Yaratıcı Yazarlık, esasında birçok kişinin kafasındaki yazar imajının kendisidir. Yani kurguladığı veya gerçeğe dayalı bir konuyu kurgulayarak roman, hikaye vb. edebi türde ifade etmen uğraşı. Yaratıcı yazarlar sıklıkla “tıkanma” veya “kısırlaşma” denilen dönemlere girerler. Yazarken zorluk yaşarlar. Bu zamanlarda onlara yol gösterecek teknikler, moral verecek alıntılar ve fikir verecek yerli veya yabancı yazarların deneyimleri bu sitede Türkçe olarak yer alacak.

İlk Yorumu Sen Yap!

Yorum Yap!