fbpx

Öykü yazımı için ipuçları ve sık yapılan yanlışlıklardan kaçınma

Dr Özlem Alpin’den Öykü yazarken en sık düşülen yanlışlıklar ve doğru Türkçe için gerekli ipuçları :

1- Kesme işaretleri

En sık hataya ve en büyük karmaşaya rastladığımız bu madde, Türk dili konusunda fazlasıyla zayıf bir performans sergileyen medyanın da oluşturduğu yanlış göz alışkanlıklarıyla, içinden iyice zor çıkılır bir duruma gelmiştir. Ne yazık ki öğrenim çağında konuyla ilgili çelişik beyanlarla karşılaşan gençlerin, yetişkin birer basın çalışanı haline geldiklerinde sağlam bir kaynak bulamayarak, birbirlerinden örnek aldıkları hatalı uygulamaları epeyce yaygın hale getirdikleri söylenebilir. Uzun yıllardır devam eden bu sürecin etkisiyle yazılı metinlerimiz gittikçe daha kesintili, duraksamalı, göze kalabalık/dağınık gelen ve okuma hızına sekte vuran bir çehreye bürünmektedir.

Gelelim bu işin nasıl ‘olması gerektiğine’:

Türk dilinde coğrafi özel isimlere, tüzel kişilik isimlerine (şirket, marka, telif isim vs..) ve şahıs isimlerine getirilecek ekleri ayırmak için kesme işareti kullanılır. TL, TV, TBMM, ÖYS, FIFA.. gibi kısaltmaların ve sayıların eklendirilmesi de kesme işareti ile gerçekleştirilir. Ancak bu arada, ilk harfi büyük olan her kelimenin özel isimden sayılması ve eklendirmesinde kesme işareti kullanılması şeklindeki yanılgıya asla düşülmemelidir. Zira bu konudaki kıstas büyük harfle başlanmasına değil, “coğrafi yer, şahıs ve tüzel kişilik isimlerine” göre belirlenir. Örneğin: “Türkiye Büyük Millet Meclisinde”, “Hunları”, “Platin Vadisinin”, “İstanbulluların”, gibi kullanımlar doğru olanlarıdır. Bu örneklerdeki meclis, Hunlar, vadi, İstanbullu gibi sözcüklerin hiçbiri coğrafi yer, şahıs ismi veya tüzel kişilik ismi değildir. Ancak örneğin “İstanbullu” kelimesi bir lakapsa ve direkt olarak bir şahsı belirtmekteyse, eklendirmesinde kesme işareti kullanılır: “bizim İstanbullu’nun..” Aynı şekilde, şahıs isminden çok kavram yansıttığı kabul edilen Tanrı, Allah, Yaratıcı gibi büyük harfle başlayan isimlerin eklendirmesinde de kesme işaretine yer verilmemesi gerekir. Not: Son yıllarda dilimizde yaygın olarak kullanılmaya başlanan yabancı kaynaklı sözcüklerin ve teknolojik terimlerin de ‘asimilasyon derecesine göre’ yer yer kesme işaretiyle ayrılması sözkonusudur.
Aşağıdaki örneklerde okların solunda yanlış, sağında doğru uygulamalar yer almaktadır.
Bilimkurgu Dergisi’nde -> Bilimkurgu Dergisinde
Türk Edebiyatı’nın -> Türk Edebiyatının
İngilizce’de -> İngilizcede
Türkçe’mizin -> Türkçemizin
Genel Başkanlık’tan -> Genel Başkanlıktan
Dawnian Güvenlik Teşkilatı’ndan -> Dawnian Güvenlik Teşkilatından

Not2: Kesme işaretinden sonraki ekler sessiz uyumuna göre şekil almaz.
Aşağıdaki örneklerde okların solunda yanlış, sağında doğru uygulamalar yer almaktadır.
Mars’ta -> Mars’da
Mehmet’ten -> Mehmet’den
Cebelitarık’tan -> Cebelitarık’dan

2- Virgül yerleşimi

Okuyucu için nerelerde “es” verileceğine dair trafik işareti görevi yapan virgüller, yanlış yerleştirildikleri taktirde akıcılığı sekteye uğratır. (,) ve (;) aracılığıyla es verilmesi gereken yerleri atlamak, veya es verilmemesi gereken yerlerde kullanarak yanlış duraklamalara yol açmak, iyi bir metin yaratmak isteyen her kalemin önüne çıkan ilk ‘içgüdüsel’ engeli oluşturur. Bu tür hataların düzeltimi ise ancak yazılanı tekrar okumakla, ve bunu yaparken ses duygusu ile yazarlık içgüdüsünü kullanarak doğru akışı sağladığınızdan emin olmaya çalışmakla mümkün olur. İşin içinden çıkmakta güçlük çektiğiniz durumlarda, cümlelerinizin boyunu ortalama yarısına, hatta bazılarını üçte birine indirmeyi deneyebilirsiniz.

Aynı ses duygusundan yararlanarak düzenlenmesi gereken beş başlık daha mevcuttur: Düşük cümleler, devrik cümleler, ses tekrarları, sıralama hataları ve kip akışı.

-Düşük cümleler, genelde uzun cümle kurma eğilimi, kip tutarsızlıkları veya eklendirme hataları yüzünden oluşur. Bir parça dikkatle tekrar okunarak yakalanmaları ve düzeltilmeleri hiç de zor değildir. Örnek:
“Peki neden kalıp köyde olanlara bir asker gibi müdahale etmedi de bir ihtiyarın yapacağı gibi kaçmıştı.” -> “Peki neden kalıp köyde olanlara bir asker gibi müdahale etmemişti de bir ihtiyarın yapacağı gibi kaçmıştı?” (Kip uyumsuzluğu. İzleyen cümlelerin yüklemleri arasında zaman kipi uyumu gözetilmelidir. Bileşik cümlelerde ana yüklemin kipinin tüm alt cümlelerinkini tutması gerekir, eğer tutmuyorsa açıkta kalan cümleye doğru kipte bir başka yüklem verilmelidir.)

-Devrik cümleler ise ünlem işaretleri gibidir; dozunda kullanılmaları gerekir, yoksa istenilen etkiyi sağlayamaz ve hatta yalama olup kalırlar. Özel bir anlatım manevrasının parçası olmadığı sürece, mümkünse iki devrik cümleyi arka arkaya sıralamamak gerekir.
Anafikir şudur: Devrik cümle bir silahtır. Silahı yerinde kullandığınızda ağırlığı vardır, ancak olur olmaz yerde havaya sıkarsanız yalnızca kurşununuzu bitirmiş olursunuz.

-Ses tekrarları aynı cümlede, veya çok yakın cümleler içinde, benzer sözcükleri arka arkaya sıralamakla oluşur. Örnek:
“… yosun yeşili gözlerini bana dikerek bakmaya başladı. O sırada çayın düdüğü ötmeye başladı,” -> “… yosun yeşili gözlerini bana dikerek bakmaya başladı. O sırada çayın düdüğü ötmeye koyuldu.”

-Sıralama hataları, cümle öğelerini gramer açısından hatalı biçimde yerleştirmekten dolayı oluşur. Genelde edebi kaygılarla düşülen bu tür hatalardan ancak tekrarlı okumayla ve ses duygusunun seferber edilmesiyle kurtulunabilir. Örnek:
“… böylece her iki tarafın da bencilliklerinden doğan karşılıklı, bu kısa muhabere sona erer.” -> “… böylece her iki tarafın da bencilliklerinden doğan bu kısa, karşılıklı muhabere sona erer.”

-Kip akışı:Birbirini izleyen cümlelerin yüklemleri aynı kipte devam etmeli, çeşitli zaman kipleri arasında ani gidiş gelişlere yer verilmemelidir. Örneğin -di’li geçmiş zaman kipinde devam eden bir anlatım aniden -miş’li geçmiş zaman kipine atlamamalıdır. Ya da örneğin genel bir saptamada bulunmak için kullandığınız geniş zaman kipinden sonra, devam eden cümlelerinizde gerekli uyumu sağladığınızdan ya da bir önceki kipinize döndüğünüzden emin olmalısınız.

3- Arka arkaya çoğul ekleri:

Öznesi çoğul eki almış bir cümlenin yükleminin tekil kalması genellikle daha uygun düşmektedir. (Örneğin “Onlar.. …böyle yapıyorlardı” yerine, yüklemin “yapıyordu” şeklinde tekile indirgenmesi.)

4- Bitişik ya da ayrı yazılması gereken sözcükler:

“Birşey” sözcüğü eğer genelleme yapıyorsanız bitişik yazılır, ancak belirli bir ‘şey’den (örneğin fenomen, yaratık, vs.. gibi) bahsediyorsanız ayrı yazılır. “Hiç de” ifadesinin asla ‘hiçde’ şeklinde bitiştirilmemesine özen gösterilmelidir. “Birgün” yerine “bir gün”, “hergün” yerine “her gün” kullanırız. Öte yandan “herşey” ve “birşey” bitişik yazıldığında; “hiçbir şey” ise gördüğünüz şekilde ayrı yazıldığında doğru olur. “Hayal kırıklığı” ayrı yazılırken, aşağıdaki tüm örnekler bitişik yazılır: “Yeryüzü”, “gökkuşağı”, “bilimadamı”, “hamamböceği”, “birkaç”, “birçok”, “birtakım”, “kimbilir”, “fethetmek”, “farketmek”, “dansetmek”, “gözyaşları”, “ayırdetmek”…

Bağlaçların ayrı yazılması: De, ki, mi gibi bağlaçların tümü, ünlü uyumuna göre farklı şekil de almış olsalar, mutlaka ayrı yazılmalıdırlar. Bu bağlaçlar, betimlemeler için kullanılan (yer, zaman, durum vs.. bildiren) -de, -ki gibi eklerle karıştırılmamalıdır. İpucu : “De” bağlacı, “dahi” anlamına geldiği zamanlarda daima ayrı yazılır.

5- Sayıların yazıyla yazılması:

Milyon, milyar vs.. dışında, sayılar onluk basamaklarına göre bitiştirilerek yazılır. Örneğin: Üç milyar sekiz milyon dörtbin altıyüz kırkbeş.

6- A harfi üzerindeki inceltme işareti büyük ölçüde kullanım dışı kalmıştır.

Konu ile ilgili görsel karışıklıktan kurtulmak amacıyla kabul edilmiş son istikrarlı kural, inceltme işaretli ve işaretsiz hallerinin birbirine karışabileceği örneklerde işaretin kullanılması, diğer durumlarda kullanılmaması biçimindedir. Örnekler: ‘Rüzgar’ ile ‘rüzgâr’ın (veya ‘kağıt’ ile ‘kâğıt’ın) herhangi bir karışıklık yaratması beklenmez. Ama ‘hala’ ve ‘hâlâ’ (veya ‘kar’ ile ‘kâr’) iki ayrı kelimedir. (‘â’ harfine ascii koduyla ulaşabilirsiniz: Alt+131)

7- Noktalama aralıkları:

Tüm yayınlarımızda genel uygulama, noktalama işaretlerinin izledikleri kelimeye yaklaştırılması ve bu işaretlerden sonra birer boşluk bırakılması biçimindedir. Bu kurala tek ve doğal istisnayı tırnak açma, parantez açma ve tire açma gibi işaretler oluşturmaktadır. (Her üçünün de kapanma işaretleri aynı kurala tabidir.) Tırnak kapattıktan sonra yeni bir cümleye başlanmıyorsa, tırnak içindeki cümle noktayla bitirilmemelidir. Tırnak kapanışından sonra “dedi”, “diyerek güldü”, vs.. gibi ifadeler varsa, tırnak içindeki cümle virgülle bitirilir. Soru ve ünlem repliklerinde, tırnak kapanışından önce yalnızca soru ve ünlem işareti kullanılır.

8- Cümle ve paragrafların “fakat” yerine “ama, ancak” ifadeleriyle başlaması tavsiye olunur. Aynı şekilde “ ve ” bağlacıyla başlayacak cümlelere -vurguyla ilgili çok özel istisnalar dışında- yer verilmemesi uygun olacaktır.

Doğru Türkçe ile ilgili saptamalardan sonra, dilerseniz işi tam yapmak açısından fikir ve kurgu üzerine birkaç öneriyi de yerine yerleştirelim:

– Karakterizasyon ve konuşmalar: Kişilerin konuşma ve hareket tarzlarının karakterlerine uygun biçimde düzenlenmesi, kurgu sağlamlığı açısından en önemli noktalardan biridir. Örneğin yetişkin bir kahramanı veya saygı uyandırması gereken bir bilgeyi vs.. konuştururken ona ‘idarelik’, ‘kurtarır’, ‘çocuksu’ gibi tanımlamalara girebilecek replikler kullandırmak, öykünün atmosferini büyük ölçüde baltalayacaktır. Bu konuda şöyle bir alıştırma tekniği önerebiliriz: Tanıdığınız ve sevdiğiniz kitap, film, çizgiroman, sinema vb.. kahramanlarını farklı ortamlarda bir araya getirerek onlar için akla yakın diyaloglar hazırlayabilirsiniz. Anahtarınız, size veya bir okurunuza “bu karakter asla bunu söylemez / asla böyle davranmaz” dedirtmeyecek ortamlar ve konuşmalar sağlamak olmalıdır.

– Süslemeler: Öyküde kan-revan, korku ve şiddet yoğunluğu, başka elementlerin eksikliğini asla örtmez. Anafikri ve verilmek istenen mesajı kuvvetli tutmaya, ve kan-revan-vahşet düzeyinin dengesini gereğince sağlamaya özen gösterilmelidir. Teknik olarak öykünün tepe noktasını oluşturacak, etkileyici bulunan bir sahne seçilebilir ve kurgunun geri kalanı bunun çevresinde örülebilir.

– ‘Son’ duygusunun verilmesi: Bu konu -adı üzerinde- bir ‘duygu’ olduğundan ve büyük ölçüde göreceli kaldığından dolayı, ‘nasıl’ının aktarılması oldukça güçtür. Ancak öykü sonlarının keskinliği, okunan ve beğenilen benzer eserlerin yardımıyla hissedilmeye ve kararlanmaya çalışılabilir. Ayrıca öyküleri umut vadeden sonlarla bitirmenin ve bunu akla ve mantığa uygunluğu tartışılamayacak biçimde düzenlemenin, okuyucuyu bir felaket senaryosundan çok daha fazla etkileyeceğine dikkat çekmek isteriz.

– Bir öneri: Tireler arası -örneğin şöyle- açıklamalar için normal satır sonu tireleri oldukça kısa kalmaktadır. Biraz daha uzun tireler elde edebilmek için karakteri oldukça hoş bir görsel sonuç vermektedir, tavsiye ederiz. (Yarım kalan repliklere şaşkınlık efekti vermek vs.. için ise en uzun tire olan kullanılabilir.)

Amatör yazarların en büyük yardımcıları bol bol yazmak, bol bol roman okumak, bol bol gözlemlemek, ve ilk üçünden “devam etme şevki verecek ölçüde” keyif almaktır. Okunacak kitaplara gelince… ilginizi çeken, gözünüze işe yarar görünen tüm kitaplar bu tanıma girer. Elinize geçen kötü roman örnekleri size nelerden kaçınmanız gerektiğini gösterecek, ve hatta ‘daha iyisini yaptığınız için’ moral verecek; iyi roman örnekleri ise yol gösterici olacak ve ilerlemeniz için ipuçları sağlayacaktır. (Stephen King’in fikri… Kötü anlatımlı kitapların yazar adaylarına ‘bu berbat şey bile yayınlanıp satılabiliyorsa, benimkilerin değerlenmemesi için hiçbir neden yok,’ düşüncesi uyandırarak moral verdiğini söylüyor.)

Dilbilgisi, imla ve gramer içerikli bunca döküm, tahmin ederim ki içinizde ya yazma ve üretme isteği uyandırmış, ya da iyice yorarak uykunuzu getirmiştir. İlk gruptakilerle görüşmek üzere, bekleriz, kolay gelsin.. İkinci gruptakiler ise umarız ki dinlendirici bir uykudan sonra aynı şevki hissederler.

Üretime giden yolda buluşmak üzere, sevgi ve saygılarımla,

31.10.2001

Yaratıcı Yazarlık 154 Adet Yazı
Yaratıcı Yazarlık, esasında birçok kişinin kafasındaki yazar imajının kendisidir. Yani kurguladığı veya gerçeğe dayalı bir konuyu kurgulayarak roman, hikaye vb. edebi türde ifade etmen uğraşı. Yaratıcı yazarlar sıklıkla “tıkanma” veya “kısırlaşma” denilen dönemlere girerler. Yazarken zorluk yaşarlar. Bu zamanlarda onlara yol gösterecek teknikler, moral verecek alıntılar ve fikir verecek yerli veya yabancı yazarların deneyimleri bu sitede Türkçe olarak yer alacak.

İlk Yorumu Sen Yap!

Yorum Yap!