fbpx

NASIL YAZIYORLAR: Özcan Karabulut

Bir yüzden, bir sözden, bir tümceden, bir imgeden yola çıkarak öykü yazarım. Bir olaya, bir konuya değil, daha çok bir temaya gereksinim duyarım.

Bu çeşitli olayların, malzemelerin öyküye girmeyeceği anlamına gelmez de yazmak için yaşamak, gözlemlemek gerekmez anlamına gelir. Yaşayan ve yazabilen için gereksindiğimiz temalar her yerdedir: Bir kitapta, bir mitingde, bir gazete haberinde, bir otel odasında…

Ve Bir rahatsızlık duygusuyla bu temalar yazmak için kamçılar beni. Ben de baştan sona, sondan başa doğru “en iyi düzen” içinde en “iyi sözcüklerle” uzun bir tümce kurmaya çalışırım. Bazen öykünün ilk tümcesini yazarım, bazen son tümcesini, bazen ortasından bir yerden başlarım öyküye. Öykünün ilk tümcesi çok önemlidir: ortasından, sonundan öyküye girerim diyorum ya, ilk tümceyi etkili bir biçimde yazmazsanız ilerleyemez, öykünün atmosferini oluşturamaz, öyküyü de okutamazsınız. Bir öykü bitirdiğimde, bir daha yazamayacağım duygusuna kapılırım. Bir tümce yazdığımda, yeni bir öykünün önünde durduğumu bilirim. Öykü, farklı renklerde, farklı kalemlerden yazılmış 40-50 sayfayı bulan kağıtlardan çıkar. (Roman yazdığım dönemde kağıtlara yazmaktan uzaklaştığımı söylemeliyim.) Esin’in değil olsa olsa sezgi’nin payı olabilir öykülerinin oluşum sürecinde. Öykü yazarken hep yazınsal türler arasında dolaştım; günceyle denemenin şiirle oyunun… Öyküyü romana geçilecek bir tür değil de, şiire yakın, “melez” bir tür olarak görürüm. Hayata sokağa ve aşka inanırım. İnsanların arasında, yolumda yürürüm. Yazmak için yaşamam, yazmak için not tutmam. Okurken ve yazarken hayatımdan ve hayatlardan yeterince çaldığımı düşündüğümden, kavgalardan, aşklardan, ilişkilerden çalmam. Yazılacak her neyse kendini bana duyurup yazdıracağını sezerim. Öykü yazmayı aynı zamanda suları tersine akıtma uğraşı olarak da görürüm. Kendi sesimi bulma yönünde bir arayıştır öykü benim için. Hayattan aldığımı yine hayata fırlatırım. Ve aşkla sıkı bir işçilikle, iyi bir öykü yazmaya çalışırım.

Nasıl Yazıyorlar, Halil Gökhan, Kafe Kültür Yayıncılık s.385-386

 

Yaratıcı Yazarlık 154 Adet Yazı
Yaratıcı Yazarlık, esasında birçok kişinin kafasındaki yazar imajının kendisidir. Yani kurguladığı veya gerçeğe dayalı bir konuyu kurgulayarak roman, hikaye vb. edebi türde ifade etmen uğraşı. Yaratıcı yazarlar sıklıkla “tıkanma” veya “kısırlaşma” denilen dönemlere girerler. Yazarken zorluk yaşarlar. Bu zamanlarda onlara yol gösterecek teknikler, moral verecek alıntılar ve fikir verecek yerli veya yabancı yazarların deneyimleri bu sitede Türkçe olarak yer alacak.

İlk Yorumu Sen Yap!

Yorum Yap!