fbpx

YAZARLAR İÇİN 10 ALTIN KURAL

 

Elmore Leonard

1. Kitaba asla ‘hava durumu’ ile başlamayın.

Eğer karakterlerin havaya reaksiyonundan bağımsız sadece bir atmosfer tasviri olacaksa hava durumuna gerek yok. Tabii ki eğer, kar ve buzu Eskimolardan daha fazla yolla tasvir edebilen Barry Lopez değilseniz.

2. ‘Giriş’lerden kaçının.

Çok sıkıcı olabiliyorlar. Hele bir de takdimden sonra gelmişlerse. Genelde kurmaca edebiyat dışı kitaplarda olur. Prologue ‘Giriş’ romanın arka planıdır ve onu romanın her hangi bir yerine yerleştirebilirsiniz.

3. ‘Dedi’ dışında fiillerle diyalogu devam ettirmeyin.

Diyalogdaki cümleler karaktere aittir. Fiil ise yazarın diyaloga burnunu sokmasıdır. ’Dedi’ fiili, diyaloga, ‘homurdandı’, ‘yutkundu’, ‘uyardı’, ‘yalan söyledi’ gibi fiillerden daha az burnunuzu sokmanızı sağlar.

4. ‘Dedi’ fiilini modifiye etmek için asla bir zarf(belirteç) kullanmayın.

. . . he admonished gravely (…usulca azarladı). Bir belirteci bu şekilde kullanmak ölümcül günah. Yazar burada kendini, teatinin ritmini dağıtıp bozabilecek bir sözcüğü ciddiyetle kullanarak, okuyucuya gösteriyor.

5. Ünlem işaretlerinizi zapt edin!

Düz yazıda 100 bin sözcükte iki veya üç kezden fazla ünlem kullanamazsınız. Ama Tom Wolfe’un ünlem işaretleriyle oynayabilme becerisine sahipseniz o zaman avuç avuç kullanın!

6. ‘Aniden’ ve ‘kızılca kıyamet koptu’yu asla kullanmayın

‘Aniden’ ve ‘kızılca kıyamet koptu’ kullanmaktan kesinlikle kaçınma kuralı için açıklama yapmam gerekmiyor. ‘Aniden’ sözcüğünü çok kullanan yazarların, ünlem işaretlerini zapt etmekte başarısız yazarlar olduklarını gözlemledim.

7. Yöresel ağızları, lehçeleri temkinli kullanın.

Kelimeleri yazım kuralına göre değil de fonetiğine göre yazıp sayfayı kesme işaretleriyle doldurmaya başladığınızda kendinizi durduramayacaksınız.

8. Karakterleri detaylı tasvirden kaçının.

Ernest Hemingway’in ”Hills Like White Elephants” adlı kısa öyküsünde, Amerikalı ve yanındaki kızın nasıl göründüğünü anlatırken yaptığı gibi… She had taken off her hat and put it on the table, “Şapkasını çıkardı ve masanın üstüne koydu.” hikâyedeki tek fiziksel tasvir bu. Buna rağmen ve görünürde tek bir belirteç (zarf) bile yokken hâlâ çifti görebiliyor, ses tonlarından tanıyabiliyoruz.

9. Mekân ve şeyleri tasvir ederken çok aşırı ayrıntılara girmeyin.

Tabii ki öyküdeki sahneyi sözcüklerle boyayabilen Margaret Atwood değilseniz veya manzarayı Jim Harrison tarzı ile yazamıyorsanız… Ancak bunu çok iyi yapabiliyorsanız bile, aşırı tasvirin, öykünün akışını ve aksiyonunu duraksatmasına yol açmayın.

10. Okuyucunun atlamak isteyeceği bölümleri öykü dışında bırakmaya çalışın

Bir roman okurken atlamak istediğiniz bölümleri düşünün. Çok sayıda sözcük barındıran düzyazı şeklinde kalın paragraflar. Burada yazar ne yapıyor, ‘yazarlık yapıyor’. Saçmalıyor. Belki, yeniden havadan sudan bahis açıyor. Ya da karakterin kafasının içinde dolaşıyor.

Okuyucu zaten ya zaten o kafanın içinde ne olduğunu biliyordur ya da umurunda değildir. Ama bahse girerim kimse diyalogları atlamaz. Benim en önemli kuralım bu 10’ncu kuraldır. Yazarken ‘yazarlık yaptığımı’ hissettiğim an silip yeniden yazıyorum.

 (The Dickens of Detroit)

Yaratıcı Yazarlık 154 Adet Yazı
Yaratıcı Yazarlık, esasında birçok kişinin kafasındaki yazar imajının kendisidir. Yani kurguladığı veya gerçeğe dayalı bir konuyu kurgulayarak roman, hikaye vb. edebi türde ifade etmen uğraşı. Yaratıcı yazarlar sıklıkla “tıkanma” veya “kısırlaşma” denilen dönemlere girerler. Yazarken zorluk yaşarlar. Bu zamanlarda onlara yol gösterecek teknikler, moral verecek alıntılar ve fikir verecek yerli veya yabancı yazarların deneyimleri bu sitede Türkçe olarak yer alacak.

İlk Yorumu Sen Yap!

Yorum Yap!