Giuseppe Culicchia*
Fakat bu noktada, orada bir yerlerde sizi yazdıklarınızla eleştirecek ve sizden daima bir şeyler bekleyecek birilerinin olduğu fikrini çoktan içselleştirmiş olacaksınız. Tam da bu nedenle, ilk kitabınızı yayınlanmadan önce ikinciyi de çoktan bitirmiş olmanızı tavsiye ederim, çünkü ilk kitabınız yayımlandıktan sonra bir daha adına “masumiyet” dediğim o ruh haliyle yazmanız mümkün olmayacak. O pek arzu ettiğiniz ilk eleştirileri aldıktan sonra, eleştiri sahiplerinin siz bilgisayar başındayken arkanızdan sinsice sizi izlediği ve beklenti ve talimatlarına ne kadar uygun bir şekilde yazmaya devam ettiğinizi kontrol ettiği hissinden kurtulmanın hiç de kolay olmadığını anlayacaksınız. Ve gerek övgü, gerekse yergilere kulak asmadan, yalnızca anlayacağınız hikayeye ve onun genel havasına, diline, kahramanlarına ve edebi yapısına odaklanarak yazmakta giderek daha da zorlanacaksınız.
Övgüler konusunda söylemek istediğin son bir şey daha var. Bir yazarım başına gelebilecek en tehlikeli şey, kendi kendine “Ne kadar iyi yazıyorum be!” demeye başlamasıdır. Yergiler konusunda da söylemek istediğim son bir şey var. Bir yazarın yapabileceği en gereksiz şey, kendi kendine “Pekâlâ, şimdi cevabını veririm senin!” demesidir. Herkesin olayları kendi tartısında tartarak vereceği tepkilerde özgür olduğunu düşünüyorsam da sizi ne kadar yaralamış olurlarsa olsunlar, olumsuz eleştirilere karşılık vermeyi doğru bir hamle olarak görmüyorum. Her şeyden önce belirli ve mantıklı bir temele oturtulan ve hakarete varmayan tüm eleştirilerin meşru olduğunu unutmayın derim. Eleştirilerin belirli ve mantıklı bir temele oturtulmalı ve hatta hakarete vardığı durumlarda karşılık vermeniz ise, muhtemelen çok daha önemli başka bir konuya ayırmanız gereken enerjinizi boşa harcamanızdan başka bir şeye yaramayacak. Enerjinizi yazmak için mesela -ki bu listede bununla da sınırlı değil tabii.
*Demek Yazar Olmak İstiyorsun!, Aylak Adam, 2014, Çev Nazlı Birgen s. 80-81
Yorum Yap!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.