
Uzun yıllardır Ankara’da özellikle çocuklara yönelik düzenlediği Yaratıcı Yazarlık Atölyeleriyle bu alanda önemli bir deneyim sahibi olan sitemizin editörlerinden Şefika Onur Akatay ile çocuklarla yaratıcı yazarlık çalışmalarının önemi, zorlukları ve çocuklarının yaratıcı yazarlık atölyesine katılmasını isteyen velilerin dikkat etmesi gereken hususları konuştuk.
Yaratıcı yazarlık maceranız nasıl başladı? Yazmaya nasıl başladınız, bunun eğitimini verme kararını ne zaman aldınız?
2007 yılında Uğur Mumcu Vakfı “Uygulamalı Yazma” ve “Cemil Kavukçu ile Uygulamalı Öykü” eğitimleriyle başladı. Daha çok gotik ve fantastik öyküler yazıyordum. Yazmanın içimdeki dünyaya bir keşif yolculuğu olduğunu fark ettim. Yıllar içinde pek çok farklı yazınsal türde çalışmalarım oldu. Aslında herkesin bu yolculuğu yapması mümkün. Şiir, öykü, deneme, roman gibi seçenekler sadece farklı birer yöntem. Zamanla üslubunuzun ortaya çıkmasıysa, içinizden bir siz daha çıkması gibi. Bundan 5 yıl önce ise, bu yolda olanlara, olmak isteyenlere rehberlik etmek için bu kararı verdim.
Çocuklarla yaratıcı yazarlık atölyesi yapmanın, büyüklerle yapmaktan farkı nedir? Sizi zorlayan veya şaşırtan anlar çok oluyor mu?
Çocukların hayal dünyaları henüz bozulmamış, korkusuz, fütursuz… Özgürce düşünüp, hatta en güzeli de hiç düşünmeden rahatça kendilerini ortaya koyabiliyorlar. Dünyayı ve varoluşlarımızı öyle saf, bir yandan da öyle renkli görüyorlar ki… Yetişkinlerin çoğunda olan bastırılmış olma hali ya da toplumsal sınırlamalar onlarda yok. Komik, düşündürücü veya şaşırtıcı olabiliyorlar. Bir yetişkin, yaşadıklarının oluşturduğu bir pencereden bakarak yazıyor çoğunlukla. Çocuklarda ise pencere yok, doğrudan ve çok geniş bakıyorlar, görünenin ötesini görebiliyorlar. Beni zorlayan tek şey, yazmayı gerçekten istemeyen çocukların velilerinin ısrarıyla gelmesi. Zaten böyle çocukları hemen fark ediyorum ve gerçekten istemiyorlarsa devam etmiyoruz. Herkes yazma ile uğraşmak istemeyebilir. Resim, müzik, spor… gibi farklı yetenek ve ilgi alanları da olabiliyor haliyle. Ki bazen derslerde böyle yetenekleri keşfettiğimiz de oluyor.
Çocuklar yaratıcı olabiliyor. Bu durum atölyeye nasıl yansıyor? Atölye sonrasında nasıl bir fark oluyor?
Çocukların yaratıcılığı sınır tanımıyor. Zaman içinde gelen rahatlamayla size iyice dünyalarını açıyorlar ve çok yaratıcı fikirler, öyküler çıkıyor ortaya. Bu durum atölyenin inanılmaz eğlenceli geçmesini sağlıyor. Birbirlerini de çok besliyor çocuklar. Birinin rahatlığı öbürüne bulaşıyor ve kanatlanıyor bir anda tüm sınıf. Atölye sonrası hem çocuklardan hem velilerden aldığım dönüşlere göre şunu söyleyebilirim; iletişim becerisi daha kuvvetli, kendini ifade etmekten korkmayan ve tabi yazının gücünü anlamış çocuklar oluyorlar. Kaç yaşlarına gelirlerse gelsinler, hayal dünyalarını asla rafa kaldırmamaları gerektiğini anlıyorlar.
Çocuklarının yaratıcılığını veya yazma yeteneğini geliştirmek isteyen veliler için önerileriniz neler?
Az önce de söylediğim gibi, onları istemedikleri hiçbir şeye zorlamasınlar. Yönlendirici olsunlar, ısrarcı değil. Çocuğunu iyi gözlemleyen ve iyi iletişimi olan ebeveynler zaten yazmaya ilgisinin olup olmadığını anlayacaklardır. Yeteneğini geliştirmek içinse onunla yazma konusunda pek çok eğlenceli aktivite yapabilirler. Kitap okuması için onu teşvik edebilirler.
Çocukların okumaları için beş kitap önerir misiniz?
Michael Ende-Bitmeyecek Öykü
Antoine De Saint Exupery-Küçük Prens
Jose Mauro De Vasconcelos-Şeker Portakalı
Samed Behrengi-Küçük Kara Balık
Roald Dahl-Matilda
Aslında daha pek çok iyi yazar ve iyi kitap var bu alanda. Okuma zevklerine göre zamanla kendi seçimlerini gayet güzel yapacaklardır.
(yaraticiyazarlik.net /10 Kasım 2018)
Yorum Yap!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.